Gerçekleşmemiş Hedefler Gezegeninden Kaçış…

Silikon Vadisinde kurulmuş ve tüm dünyada milyonlarca kişiye internet üzerinden eğitim ulaştıran  Udemy şirketinin kurucusu Eren Bali’nin bir röportajını izledim. Şirketin kuruluş aşamasında, sermaye ihtiyacını karşılamak için yatırımcılara gidip iş planlarını sunuyorlar. Ancak defalarca red cevabı alıyorlar. Sonunda yatırımcılardan biri, onu ücüncü kez ziyarete gittiklerinde projeden ziyade yılmadıkları için sermaye vermeyi kabul ediyor. Vazgeçmemeleri onları başarıya götürüyor, o yüzden bu hikaye beni çok etkileyici.

Maraton koşucusu

Başarı ve kararlılık üzerine çalışmalar yapan psikolog Angela Lee Duckworth, çocuklarla yaptığı çalışmalarda başarının ardındaki en önemli etkenlerin IQ ya da EQ olmayıp, odaklanma ve disiplinlinin yani kararlı olmanın çok daha önemli olduğunu tespit etmiş. Bu kavram, kişinin hedefi için sadece kısa süre değil gerekirse yıllarca çaba göstermesi, yani 100 metre değil maraton koşucusu olabilmesi olarak tanımlanıyor.



Vazgeçmenin nedenleri

 Bazı insanlar önlerine engeller çıksa bile bunları çözmeye çalışarak ilerlemeye devam ederken, neden diğerleri vazgeçiyor? Hayatlarımız bir iki sene gidilip bırakılmış kurslar, yarım kalmış kariyer hedefleriyle dolup taşıyor. Geçmişime dönüp kendi vazgeçme anlarıma ve kızlarıma baktığımda 2 temel sebep görüyorum:

1. Engelleri aşabileceğimize dair kendimize yeterince inanmamak (özgüven eksikliği)


2.   Başka insanların bilerek ya da bilmeyerek hevesimizi kırması (ve daha önemlisi bizim buna müsade etmemiz)

 

Gelişme odaklı düşünce yapısı 

Duckworth, Nisan 2013 tarihli Ted Talk’unda, kararlılığın öğrenilebilen ve alışkanlık haline gelebilen bir erdem olduğunu söylüyor. Bunun nasıl yapılabileceğiyle ilgili araştırmalar hala devam ederken, kişinin gelişme odaklı düşünce yapısına sahip olmasının başarısını artırdığı düşünülüyor. Çünkü böyle bir düşünce yapısındaki kişi eleştiriyi, yenilgiyi, zorlukları öğrenme fırsatı olarak görüyor ve kolay kolay vazgeçmiyor.

 

Nöronlar, rol modeller ve hikayeler

‘Growth Mindset’ (Gelişme Odaklı Düşünce Yapısı) kavramını geliştiren Stanford Üniversitesi profesörü Carol Dweck, çocuklara problemleri çözmeye çalışırlarken beyinlerindeki nöronların arttığını öğretiyor. Sırf bu bilgi bile çocukların problemlere yaklaşımını değiştiriyor. Çünkü beynin kapasitesinin sabit olarak kabul edildiği eski yaklaşımı yıkıyor. Problemi çözemeseler bile geliştiklerini, şu anda olmasa da denemeye devam ettikleri takdirde gelecekte başarabileceklerini biliyorlar.



Çocukların ve toplumun gelişim odaklı kafa yapısına kavuşturulmasında, başarılı rol model hikayelerinin okullarda ve medyada öne çıkarılmasının faydalı olacağını düşünüyorum. Benzer şekilde, çocuklara anlattığımız hikayeleri de özenle seçmeliyiz. Onlara prensle evlenen kız masalları yerine tavşan ve kaplumbağa masalını anlatarak işe koyulabiliriz. Neticede hem yetişkinlerin hem de çocukların öğrenmesinde hikayelerin gücünü kullanmak en etkili yöntem.

 

Sevgiyle kalın,

Ceyda Tümen